Haberyirmi

Değerlendirmelere göre ABD, bu adımla otoritesini korumak için “atılması kaçınılmaz bir adım” atmış oldu. Zira, bir çok uzmana göre ABD’nin şu sıralar Suriye’de savaşa girmesi imkansız. Keza girmiş olsaydı 2011 sonrasında bu güne kadar çoktan girmiş olurdu. Oysa o, kendisi yerine vekaleten savaşacak milis gruplarla bu krizi yürütmeyi, yönlendirmeyi, şekillendirmeyi tercih etti. Politikalarını buna göre belirledi. Suriye kuzeyinde YPG’yi ortak seçerken, aynı gerekçelerle “ılımlı” muhaliflere de bu nedenle destek verdi. Irak’ta, Irak ordusunu sahaya sürüp, yeri geldiğinde Şii Haşdi Şabi milislere ve İran destekli Hizbullah’a bile göz yumdu… Bunlar ABD’nin, Irak ya da Suriye’de geçen 6 yılda “konvansiyonel olarak sahaya inmeyeceğinin en temel göstergesi” oldu. 
ABD’nin şimdi Suriye’de bir üssü vurması, Obama yönetimini, “kırımızı çizgileri aşan Suriye’ye hiç bir karşılık veremediği için” suçlayan Trump’ın, kendi keskin söylemlerinin tutarlılığını göstermek açısından sadece “doğrulayıcı bir işaret” niteliği, ya da gösterisi anlamına geliyor. 

ABD, bölgede konvansiyonel bir savaşa girişme dönemini artık geride bıraktı.  
Irak’ta Musul, Suriye’de Rakka savaşları sürerken, böyle bir ihtimale ise neredeyse imkansız gözüyle bakılıyor. ABD, en iyi ihtimalle “gözdağı niteliğinde bir vuruşla” Esad ve Rusya’ya “hala karşı durabilirim” mesajı vermek niyetinde olduğu göstermekle yetindi. 

Bu bir blöf, 
Hatta saldırı bilgisinin daha önce Rusya’ya iletildiği de hesap edilirse, “replikleri tüm oyunculara dağıtılmış planlı bir tiyatro oyunu” demek daha uygun olur.
Katledilen sivillere karşı, dünya kamuoyuna oynanmış “küçük bir oyun”…
Bunun anlamı net!
Esat ve Rusya’nın hala bölgenin meşru iki gücü olduğunu ve ABD’nin onların zımni destekçisi olmaya devam edeceğini gösteriyor.
Diğer her şey kamuoyu yönlendirme faaliyeti olmaktan öteye geçmeyecektir.