104 amiral eskisinin gece yarısı yayımladığı darbe bildirisi karşısında ‘367’ mağduru olan eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül sessizliğini koruyor.
104 amiral eskisinin, son dönemde gündeme gelen Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni bahane ederek gece yarısı darbe bildirisi yayımladı. Halkın hür iradesiyle seçtiği meşru hükümeti darbe ile tehdit eden amiral eskilerine sahip çıkan CHP skandal tavrıyla yine şaşırtmadı.
Abdullah Gül suskun!
Terör örgütü PKK’nın propagandasını yapma suçundan hakkında verilen hapis cezası onaylanan HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun milletvekilliğinin düşürülmesi sonrası jet hızında açıklama yapan 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün suskunluğu sürüyor.
2007 yılında CHP, dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt ve yine aynı dönemin Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun “367 krizi” gibi ayak oyunlarıyla kendisini cumhurbaşkanı seçtirmemek için girişimlerde bulunan bu zihniyetin darbe imalı bildirisine Abdullah Gül’ün sessiz kalması tepkilere yol açtı.
367 krizi nedir?
2000 yılında seçilen 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in görev süresi 16 Mayıs 2007’de dolmaktaydı. TBMM cumhurbaşkanlığı adaylığı son başvuru tarihini 25 Nisan gecesi ve ilk tur oylama gününü 27 Nisan olarak belirlemişti. Seçim dönemine, başörtüsü ve laiklik tartışmalarıyla gelinmişti. Ülkenin çeşitli yerlerinde “Cumhuriyet Mitingleri” adıyla gösteriler düzenlendi ve AK Parti iktidarının siyasal çizgisinden bir ismi cumhurbaşkanlığına seçmesi engellenmek istendi.
Seçimin kaderini ise, dört ay önce ortaya atılan 367 tartışmaları belirledi. Anayasa’nın 102. maddesine göre cumhurbaşkanı seçilebilmek için, ilk iki turda nitelikli çoğunluk (367 oy), sonraki iki turda ise salt çoğunluk (276 oy) aranıyordu. Eski Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, 26 Aralık 2006’da Cumhuriyet’te yayımlanan yazısında, anayasada belirtilen 367’nin sadece karar yeter sayısı değil, aynı zamanda toplantı yeter sayısı olduğunu ortaya attı. Bu görüşe göre oylamalara en az 367 kişinin katılması gerektiği, aksi halde sonucun geçersiz olacağı iddia edildi.
Böylece meclisteki sandalye sayısı 354 olan iktidar partisi, tek başına kendi oylarıyla cumhurbaşkanı seçemeyecekti. Aynı dönemde ana muhalefet partisi lideri Deniz Baykal, iktidar partisinin uzlaşma olmadan kendi adayını çıkarması durumunda oylamalara katılmayacaklarını ve 367 tartışmalarının ciddiye alınması gerektiğini söyledi.
AK Parti dönemin Dışişleri Bakanı olan Kayseri milletvekili Abdullah Gül’ü aday gösterdi. Bu arada yine iktidar kanadından Ankara milletvekili Ersönmez Yarbay adaylık başvurusu yapmıştı; ancak Yarbay ilk tur oylaması öncesi adaylıktan çekildi. İlk tur oylama 27 Nisan’da yapıldı. Toplam 361 oy kullanılırken, Abdullah Gül 357 oy aldı. Oylamanın hemen sonrasında, CHP 367 iddiasıyla seçimi Anayasa Mahkemesine taşıdı.
TSK’nın e-muhtırası
Aynı günün akşamı Genelkurmay Başkanlığı internet sitesine, daha sonra e-muhtıra olarak anılacak, bir basın açıklaması konuldu. Açıklamada seçimlerde laikliğin tartışma konusu yapıldığı ve Genelkurmayın bu konuda taraf olduğu söylendi. Anayasa Mahkemesi 1 Mayıs’ta verdiği kararla, 367 iddiasını kabul ederek yapılan birinci tur oylamayı iptal etti. Bunun üzerine 6 Mayıs’ta yapılan iki yoklamada da toplantı yeter sayısının (367) bulunamayışı yüzünden 11. Cumhurbaşkanı seçilemedi.
367 krizi
Seçimlerden yüzde 47 gibi ezici bir çoğunlukla çıkan AK Parti, bir kez daha 367 sorunuyla karşı karşıyaydı. CHP, yine Meclis’i boykot ederse seçim için yeterli katılım oranı yani 367 yeter sayısı nasıl sağlanacaktı. İşte tam bu notada AK Parti’ye sürpriz destek geldi.
MHP “AK Parti kimi isterse aday gösterebilir. Biz Meclis’e gireriz, 367 sorunu yaşanmaz” açıklamasıyla krizin çözülmesini sağladı. 3’ncü tura 448 milletvekili katıldı ve Gül, 339 oyla 11’inci Cumhurbaşkanı seçildi.
Kaynak: Yeni Akit