Türkiye Ramazan ayına dün girerken, çoğu “İslam ülkesi” Ramazan ayına bu gece başlıyor.
Diyanet İşleri Başkanlığı uygulaması ve takvimlerine göre Türkiye Ramazan ayına dün (15 Mayıs 2018’de) ilk sahurla birlikte başlarken, İslam dünyası Ramazan ayına bu gece kalkılacak sahurla giriyor. Suudi Arabistan, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn, Kuveyt, Umman, Yemen, Irak, Ürdün, Filistin, Lübnan, Suriye, Mısır, Sudan, Libya, Tunus ve Cezayir ramazanın ilk orucunu bu gece kalkılacak sahurla yarın yani perşembe günü (17 Mayıs) tutacak.
Kudüs ve Filistin Müftüsü Şeyh Muhammed Hüseyin yaptığı yazılı açıklamada, hilal görünmediği için şaban ayının çarşamba günü tamamlanacağını ve perşembe günü ramazana girileceğini aktardı.
Katar Hilali Gözetleme kurullarından yapılan açıklamalarda da gözlemler sonucu ramazan ayının başlangıcının perşembe günü ilan edildiği bildirildi.
BAE, Bahreyn, Kuveyt, Umman, Yemen, Irak, Lübnan, Suriye, Mısır, Sudan, Libya, Tunus ve Cezayir’deki dini kurumlardan yapılan açıklamalarda da ramazan ayının ilk gününün perşembe olarak belirlendiği kaydedildi.
Farklılık nereden kaynaklanıyor?
Kamerî aylar, adından anlaşıldığı gibi başlangıcı ve bitişi ayın hareketlerine göre belirlenen aylar. Ay takvimi olduğu için bir ayın tamamlanması ayın hareketlerine göre belirleniyor. Ramazan ayı, (hilalin) görünüp görünmemesine göre kimi zaman 29, kimi zaman da 30 gün sürebiliyor. Pek tabi ayın başlangıcı ve bitişi de bu hilalin görünmesiyle belirleniyor. Hilal görülünce Ramazan ayı Şaban ayının 29’u olabilir. Eğer görülemezse, Şaban ayını 30’a tamamlamak gerekebilir. Ramazan bayramının başlangıcı da buna bağlı olarak 1 gün farkla değişiklik gösterecektir.
Ancak bu “görülme” olayının nasıl olacağı çoğu “İslam” ülkesiyle, Türkiye gibi ülkeler arasında “ihtilaf konusu” olmaya devam ediyor.
Çoğu ülke, peygamberin ifade ettiği anlatıya uyarak, Şaban ayının son günü “çıplak göz ile” ya da aletli (dürbün v.s.) gözlem ile gökyüzünde hilal rasatı yaparak Ramazan ayının başlangıcını ararken, Türkiye ise yapılan hesaplamalarla ayın daha önce belirlenmiş konumunu dikkate alarak “ayın görünüp görünmeyeceğinden hareketle başlangıcı belirliyor.
Ya da farklı bir anlatımla; İslam ülkelerinin bazıları hilalin dünyanın herhangi bir yerinde görülmesini veya görülebilirliğini değil kendi ülkelerinde görülebilirliğini esas alırken, Türkiye gibi az sayıda ülke hilalin yerel görülmesini değil dünyanın herhangi bir yerinden görülmesini esas alıyor.
Hazreti peygamber bu konuya referans olarak alınan hadisi şerifte şöyle buyuruyor:
“Hilali (Ramazan hilalini) görünce oruca başlayınız ve hilali (Şevval hilalini) görünce bayram ediniz. Hava bulutlu olursa içinde bulunduğunuz ayı otuza tamamlayınız.” (Buhârî, Savm, 5, 11; Müslim, Sıyâm, 3-4, 7-9) buyurmuştur.
Ayın hareketleri günümüzde önceden yapılan hesaplamalarla çok daha önceden bilinebiliyor. Yani hava kapalı olsa da ayın görünüp görünmediğini bilebiliriz. Sorun da buradan kaynaklanıyor. Asıl mesele, aynı varlığını bilmek mi, yoksa çıplak gözle görmek mi?
“Ayın görünmesinden murad, Ramazan ayının başlangıcının belirlenmesi olduğundan ve astronomik hesaplamalarla bunun çok daha önceden bilinebileceğinden çıplak gözle görünmesi gerekmiyor”, diyenler olduğu gibi, “hazreti peygamberin bu konudaki hadisinin gayet açık olduğu ve ötesinde farklı bir şey aramanın bid’at olacağını” söyleyenler de bulunuyor.
Tüm bu karmaşa, İslam ümmetinin parçalara bölünerek dağılmış olması, merkezi bir karar almadan yoksun olarak bu konuda da fikir birliği sağlayamamasından kaynaklanıyor.
Hristinyanlık’ta var olan Papalık makamını gibi günümüz İslam toplumlarının başında Halifelik kurumunun olmaması, bu ve benzer ihtilaflarda genel hüküm koyulmamasını, böyle olunca da her ülke ya da topluluğun iki çözümden dilediğini tercih etmesine neden oluyor.
En doğrusunu Allah (C.C.) bilir