Suriye ve Irak’ta 2011’den bu yana süren savaş, 2018’e girdiğimiz şu günlerde bölgenin paylaşımında yeni sınırları ortaya çıkarırken, İran’da da sular ısıtılmaya başlandı.
Aralık ayı başından bu yana irili ufaklı “protestoların” görüldüğü İran’da 26 Aralık 2017’den itibaren “yeni dalga sokak eylemleri” ortaya çıktı.
İlk olarak 26 Aralık’ta
Kirmanşah kentinde başlayan ve ardından
Reşt, İsfahan ve Kum kentlerinde de görülen bu sokak eylemlerinin ardında ne var?
Haberyirmi İran dosyasını aralıyor.
Peki İran’da aslında ne oluyor; İşte yanıtları…
İran’daki olayların perde arkasında kuşkusuz ABD ve İsrail’in anlaşmalı “Beşinci Kol” faaliyeti yer alıyor. Bu tanımlama öylesine ya da teşbih olsun diye ifade edilen ithamdan çok gerçek anlamda bir anlaşmaya dayanıyor. Ancak bu anlaşmadan önce neler olduğuna bakalım:
“Hayat pahalılığını” protesto gerekçesiyle başlayan İran’daki eylemler, 26 Aralık 2017’den itibaren ilk olarak Kirmanşah kentinde ortaya çıktı. 26 Aralık 2017 Salı günü çok sayıda kişinin gözaltına alınmasının ardından Meşhed ve Irak sınırındaki Kermenşah kentinde “göstericiler” 29 Aralık günü cuma namazının ardından polisle çatıştı.
Ardından Reşt, İsfahan, Kum ve Tahran‘da kendisini gösterdi…
Gösteriyi yapanlar kimler…
Gösterilerin, muhalif lider Mir Hüseyin Musevi‘yi desteklemek amacıyla düzenlendiği iddia edilen 2009 yılındaki gösterilerin yıl dönümünde yapılması dikkati çekti.
|
Başkent Tahran 30 Aralık 2017. Polis kentte önlem alıyor. |
Söz konusu protestolar, İran Lideri Ali Hamaney‘e bağlı Tebliğat Kurumu tarafından muhafazakarların sokağa çağrılmasıyla 30 Aralık 2009’da düzenlenen “karşı eylem”in ardından bitmişti.
“Hayat pahalılığını gerekçe gösterenlerin bu eylemde “Ne Gazze, ne Lübnan canım İran’a feda olsun”, “Kahrolsun diktatör”, “Kahrolsun Ruhani” sloganları, bu sokak eylemlerinin “beşinci kol faaliyeti” olduğu fazlasıyla göstermeye yetti.
Fiilî müdahale ile ele geçirilemeyen devleti propaganda, casusluk, protesto, sabotaj ya da terör yoluyla etkilemenin taktiksel yolu olan Beşinci Kol faaliyeti ABD’nin uzun süredir İran için denediği bir savaş yöntemi…
Peki İran’da gerçekte bir hayat pahalılığı var mı?
Evet var…
İran’da 3 milyon işsiz var. Nüfusunun yüzde 35’i ise açlık sınırında. Oransal olarak bu böyle ancak bu sorun yeni değil.
İran halkı yıllardır süren ambargolar altında, bu ekonomik tablonun biraz altında bazen de üzerinde zaten yıllardır gelişme becerisini göstermesiyle bilinirken, ekonomik kaynaklı ‘sosyal patlama’ senaryosu pek gerçekçi değil.
Öte yandan girişilen Beşinci Kol faaliyeti de zaten bu gerçekler üzerine ancak inşaa edilebilir. Gerçeklikten koparılmış hiçbir beşinci kol faaliyeti amacına ulaşmayacaktır.
Zira İran’lı yöneticiler de bu konuda hemfikir; Başkent Tahran’da 25’inci İran Tıp Doktorları Konferansı’nda konuşan Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı İshak Cihangiri, “hayat pahalılığı” bahanesiyle yapılan sokak gösterilerinin ardında başka nedenlerin olduğunu belirtti.
(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push({});
İran Başkan Yardımcısı Eshaq Jahangiri, “Ülkede son günlerde baş gösteren olayların bazı ekonomik problemlerin vesilesiyle oluştuğunu düşünüyorduk fakat artık bu olayların arkasında farklı bir durum olduğunu düşünüyoruz. Bu protestolarla hükumete zarar verebileceğini düşünenler kendilerine zarar verecek” dedi.
Beyaz Saray’ın anında keyiflenmesi de bu doğrultuda okunması gerekiyor. Beyaz Saray sözcüsü Sarah Huckabee Sanders konuyla ilgili Twitter üzerinden yaptığı paylaşımda, “İran hükümeti kendilerini ifade etme dahil olmak üzere, vatandaşlarının haklarına saygı göstermelidir. Bütün dünya İran’ı izliyor” dedi. Sanders’ın paylaşımı daha sonra ABD Başkanı Donald Trump’ın sayfasında da yer aldı.
ABD çıkarmaya çalıştığı yangının, diğer ülkelerce desteklenmesi için de ek söylemler üretmeyi kendisine görev bildi. ABD Dışişleri Bakanlığı ise İran’da devam eden eylemlerin önüne geçilmesi için bütün ülkeleri “İran halkının temel insani haklarını savunma ve yolsuzluğun sona ermesini destekleme” çağrısında bulundu.
Olayların ABD tarafından tezgahlandığını, bunun “Beşinci Kol” faaliyeti olduğu yönündeki ifadelerimizin sadece teşbih ve yorumdan ibaret olmadığını söyleyelim. Olaylar, kısa süre önce ABD-İsrail arasındaki “İran Planı” doğrultusunda oluşturulmuş bir stratejinin parçasıydı.
Üstelik Aralık başında son şekli verilen bu plan, 29 Aralık 2017’de, İsrail’in Jerusalem Post Gazetesi’nde duyurulmuştu.
Haberde, Jerusalem Post’a konuşan üst düzey ABD yetkilisi, iki hafta önce Beyaz Saray’da yapıldığı belirtilen “gizli” toplantıda “İran’a karşı yeni bir işbirliği çabasının başlatıldığını” söylüyordu.
İsrail Başbakanlığının bir sözcüsünün konuya ilişkin olarak “Washington’da bir toplantının yapıldığını” söylemekle yetindiğini anlatan JPost, görüşmelerde İsrail heyetine Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı Meir Ben-Shabbat, ABD heyetine ise Ulusal Güvenlik Danışmanı H.R. McMaster başkanlık ettiğini belirtikten sonra her iki ülkenin heyetlerinde üst düzey savunma, istihbarat ve diplomasi yetkililerinin bulunduğuna da işaret ediyor.
Görüşmeler sırasında birkaç çalışma grubunun kurulduğu belirtilirken, çalışma gruplarından birinin ortak örtülü ve diplomatik adımlarla meşgul olacağına dikkat çekiliyordu.
ABD-İsrail ortaklığı net…
Peki bu planı içerde uygulayan unsurlar kimler… En başında biraz değinmiştik; Ancak “Beşinci Kol” tarafından bakıldığında, bu kesimlerin bir tür “HDP-CHP” birlikteliğini anımsattığı söyleyelim.
Bu azınlık grup İran’ın seküler, laik gruplarından oluşuyor. Bu kısmı İran’ın CHP’si gibi… Muhalefetteki Mir Hüseyin Musevi’nin taraftarları…
Peki “İran HDP’si” nerede?…
Asıl kritik soru bu…
İran’daki olaylar Kürt kenti Kirmanşah‘ta başladı. Kuzey Irak Kürt Yönetimi’nin Süleymaniye kentine sınır bölgesi… Referandum sonrası KDP eliyle PKK’nın fiili kontrolüne aldığı Süleymaniye kentinin sınır komşusu… Zaten İran tarafında da PJAK militanlarının üsleri bulunuyor.
(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push({});
Elbette PKK’nın tek başına İran’da böyle bir etki ortaya çıkarması imkansız… Ancak seküler, dinsiz zümre ile yapılan birliktelik bu etkiyi doğurabilecek büyüklükte olabilir.
Zira PKK’nın da bu yönde beyanları gayet anlaşılır ve net.
11 Mayıs 2017’de örgüt ajansına konuşan Kürdistan İşçi Partisi (PKK) Dış İlişkiler Başkanı Rıza Altun, “İran’ın iç sorunlarını çözmemesi ve demokratikleşmesi durumunda” Suriye ve Irak’ta (Orta Doğu krizi) savaşın ülkeye yayılabileceğini söylemişti.
Suriye ve Irak’taki “cihatçılarla” savaşın sonuna gelindiğini söyleyen Altun, savaşın İran’a yayılmasını ABD’nin de istediğini belirterek, “Suriye ve Irak’taki cihatçılar İslam Devleti (IS) grubuna karşı savaşta nihai geri sayım başladı. Ortadoğu’daki savaş İran’a yayılabilir. Bu ABD’nin de istediği bir şey” demişti.
Elbette, İran bu eylemlere boyun eğmez. İran bu eylemleri rejim yanlısı gösterilerle bastırmayı hedefliyor.
Ancak İran’a karşı yürütülen “Beşinci Kol” faaliyetinin “ilk güçlü yoklaması” olduğu söylenebilir. ABD, İsrail için bölgeyi yakmaya devam edecek.
Hem de bu yangın, yine ABD’ye müstemleke olmayı seçen Müslüman ülkeler eliyle alevlenerek büyüyecek.
İLGİLİ HABERLER