edilen Kudüs, ABD’nin 6 Aralık’ta atttığı adımla ilk kez “resmen” Müslümanların
elinden alınmış oluyor…
Kudüs fiili olarak İsrail işgal denetiminde bulunuyor. Son karar ise bu işgali meşrulaştırıyor. |
ABD Başkanı Donald Trump, uluslararası anlaşmalara aykırı bir hamleyle 6 Aralık 2017’de Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıdığını açıkladı. Kudüs’ün İsrail’in başkenti olarak tanınması, Trump’ın seçim kampanyasındaki önde gelen vaatlerden biriydi. Bu adımla birlikte Kudüs fiili olarak 830 yıl sonra yeniden Haçlılar eline geçmiş oluyor. Haberyirmi, Kudüs’ün en başından bugüne “tekerrür edici” tarihini sizler için derledi:
ilişkin bilgiler İbrani kaynaklarında yer alıyor. Bu kaynaklara göre Kudüs
bölgesine ilk kez Milattan Önce 1800’de Yevusluluar yerleşiyor.
Davut peygamberi de Kudüs’te İsrailoğullarına peygamber olarak gönderildiği
biliniyor. Davut peygamber, Kudüs’ü, yönettiği krallığın başkenti yapmıştı.
germek istedi. Onlara göre bu gerçekleşti. Kur’an ise Yahudilerin İsa
zannederek ona benzeyen bir başkasını çarmıha gerdiğine yer verdi.
sınırları içinde bulunuyordu.
bu kente hakim oldu… Ta ki İslam’ın ortaya çıkışına kadar…
‘İSLAM YURDU’ OLDU
tarafından vahiy yoluyla bildirilen emirlerden oluşuyordu. 3-5 kişiyle başlayan
bu yeni din, gördüğü baskılar sonrası Muhammed bin Abdullah’ın Mekke’den Medine’ye
göçü (Hicret) ile hızla yayıldı, toprakları genişledi. Medine’de kurulan bu
devletin sınırları, sadece 28 yılda Kudüs’e ulaştı. Kudüs, Muhammed peygamber öldükten sonra Abdullah bin Ebi
Kuhafe bin Kaab et-Teymi el-Kureyşi veya kısa adıyla Ebu Bekir’den sonra yerine geçen ikinci halife Ömer bin Hattab (Umar
ibn Al-Khattāb) döneminde ilk kez İslam toprağı oldu. Halife Ömer bin Hattab liderliğinde İslam’ın nazil
oluşundan 28 yıl sonra; Hicri 16, Miladi 638 tarihinde Kudüs’ü İslam devletinin
sınırlarına dahil etti.
çıkan bozulmalar, yine aynı ya da sonraki yıllarda Müslüman olan birden fazla
devletin kurulmasına neden olacaktı.
Abbasiler, Tolunoğulları, Akşitler, Fatimiler, Selçuklular, kurdukları
devletlerde Kudüs’ü 1099’a kadar yönetecekti. Buna rağmen bu ana kadar Kudüs
İslam devletleri hakimiyeti altında kalmayı sürdürdü.
oldu.
VE İLK İŞGAL
güçlerin oluşturduğu koalisyon, İlk Haçlı Seferi’ni 1099’da gerçekleştirdi. Bu
tüm zamanların en kanlı savaş sahnelerinde biriydi kuşkusuz.
sefaletlerini bu hazineleri kontrol altına alarak gidermek istiyordu. Bu
saldırının bugünlerde olduğu gibi ekonomik, siyasi ve dini sebepleri de vardı.
yaşarken, Avrupa’daki Hıristiyanlar bir “Haçlı” seferi organize
etmeye karar verdiler. Papa II. Urban 25 Kasım 1095 günü Clermont Konsili‘nde
“Kutsal Toprakları Müslümanlardan kurtarmak” çağrısıyla başlayan bu
ittifakın ilk fitili Fransa, Almanya, İtalya, İngiltere, Macaristan, Bizans
gibi devletlerin oluşturduğu koalisyonla sonuca ulaştı. 40 bin kişilik Haçlı
Koalisyonu Avrupa, Balkanlardan yürüyerek, Anadolu’da Anadolu Selçuklu Devleti
ve hükümdarı Kılıç Arslan elinde bulunan arazilere ulaştı. Yakarak katlederek
ilerleyen bu koalisyon, Antakya‘ya vardıktan sonra burayı da ele geçirip Suriye
ve Lübnan üzerinden Filistin‘e ve oradan da Kudüs‘e ulaştı.
Kudüs’e girdi. Sadece Müslümanların değil, o topraklarda Müslüman tebaasında
olan Yahudilerin de büyük bölümü bu saldırıda kılıçtan geçirildi. Katliam
Kudüs’ü kana bulamış ve çocuklar, yaşlılar ve kadınlar da bu acımasız
saldırıdan kurtulamamıştı. 50 bin Müslüman’ın bu saldırıda katledildiği tarihe
geçmişti. Bundan sonra Haçlı orduları 88 yıl yıl boyunca bu toprakları kontrol
etmeye devam edecekti. Bu İslam dünyası için büyük utançtı kuşkusuz… Ne
Selçuklular ne de Arap dünyası bu işgale karşı koyamamıştı.
FATİHİ; SELAHADDİN YUSUF BİN NECMEDDİN EYYUB
Vilayetinin bir kenti olan Tikrit…
el-Nasır Ebu’l Muẓaffer Selahaddin Yusuf bin Necmeddin Eyyub…
Mart 1193, Şam), yönettiği bu Sultanlık babası Necmettin Eyyub nediniyle Eyyübiler
olarak biliniyor. Ancak o asla yönettiği sultanlık için “Eyyübiler” ifadesini
kullanmadı.
hükümdar, Hıttin Muharebesi ile 2 Ekim 1187’de Kudüs‘ü Haçlı kuvvetlerinden
alarak kentte 88 yıl süren Hristiyan egemenliğine son verdi, akabinde Hristiyanların düzenledikleri III. Haçlı Seferi‘ni etkisiz hale getirdi.
SONRA YENİDEN HAÇLILAR ELİNDE
kadar süren ikinci dönem ise Eyyubi’nin 1187’deki fethi ile başlıyordu.
Osmanlılar (1517) Kudüs’ü bugünlere (1917) taşıdı…
Haçlılar’ın, İsrail’e burada “toprak bahşetmesiyle” birlikte, bölge
ilk kez Müslümanların elinden alınmak istendi. 1917’de İngiliz himayesine giren
kent fiili olarak Müslümanlar’ın hakimiyetindeydi.
devleti oluşturma” sürecinde, aslında “hiç tanınmayan bir yapı”,
o tarihten bu yana “İşgal stratejisiyle” devlet olmaya ve bu arada
toprak işgal etmeye çalıştı.
Yahudi İsrail devleti kurulmuştu ancak Kudüs bugüne kadar yarı fiili ve tam olarak
resmi biçimde Müslümanların hala Müslümanların kontrolünde olmaya devam etti.
Ürdün‘ün kontrolü altında bulunan kentin doğusunu işgal etti ve 1980 yılında
tamamını başkenti ilan etti. Ancak bugüne kadar Kudüs‘ü İsrail’in başkenti
olarak tanıyan hiçbir devlet olmadı. Tak ki ABD Başkanı Donald Trump, 6
Aralık 2017’de Türkiye saati ile 21.00’da Kudüs’ü “İsrail’in
başkenti” olarak tanıyacağını açıklayana kadar.
temelini oluşturan İsrail’in bu topraklardaki varlığı, böylece gelen cılız
tepkiler içinde önemli bir aşama kaydetti.
toprağı sayılan kent, ilk kez yeniden ve fiili olarak “modern haçlı koalisyonu”
eline geçmiş olduğu söylenebilir.
kendileriyle aynı zamanda “müttefik” ve “stratejik ortak” olan halkı Müslüman
olan sözde “İslam devletlerine” borçlu.
ülkelerine yönelik işgallerde, bu koalisyonla birlikte hareket eden bu
ülkelerin şimdi olup bitene tepki veriyor gibi görünmeleri ise oldukça gülünç…
Ortadoğu’da kurduğu askeri hegemonyayı aslında iki devlet üzerinden sağladığını
söylüyor. Trump’ın “Kudüs” kararının bu ülkelerle ilişkileri
zedeleyeceğini söyleyen Whitehouse, “Orta Doğu’da askeri anlamda
üslenmemiz konusunda halen bağımlı olduğumuz Türkiye ve bölgedeki en iyi
dostumuz olmasına karşın Beyaz Saray’ın ilişkileri sürekli geriye götürmeye
çalıştığı Suudi Arabistan’la ilişkilerimize etkileri olduğunu düşünüyorum”
diyerek bir anlamda “tersten kurduğu” cümle ile ABD’nin bölgede kimler eliyle barınabildiğini
itiraf ediyor.
bu “İslam ülkelerinin” eliyle garanti altına alınıp güçlendirildi. Bu
yüzden İsrail’in bölgedeki en büyük ortağı Suudi Arabistan. Bu yüzden Türkiye
ile İsrail arasında var olan işbirliği aslında hiçbir zaman kopmuyor. Mısır ve
İsrail bu nedenle bölgede stratejik ortak.
Ortadoğu’yu cetvelle parçalara böldükten sonra kurduğu 22
devlete, sadece 4 renk kullanarak bayrak diken “Haçlı ordusu”, şimdi
o 22 devletle “Büyük İsral”i inşaa ediyor. HABERYİRMİ
edisyonudur. Yazıya ulaşmak için buraya tıklayınız.