İFŞA: İşte Suriye savaşının asıl nedeni (Analiz)


2011’de başlayan iç savaşla parçalara bölünen Suriye’de, ABD’nin asıl amacına dair çarpıcı açıklama ABD’nin Birleşmiş Milletler büyükelçisi
Nikki Haley’den geldi. Suriye’den, İran ile onun adına hareket eden grupların da
(Hizbullah v.d.) çıkarılması gerektiğini vurgulayan Haley, “müttefiklerimiz
için sınır güvenliğini mutlaka sağlamalıyız” ifadelerini kullandı.
ortadogu haritasi
Ortadoğu haritası: İsrail, Suriye’ye 190 km uzakta. 

BM Suriye temsilcisi Staffan de Mistura 8 Mart’ta Güvenlik
Konseyi üyelerine, Suriye’deki taraflar arasında Cenevre’de 10 gün süren
müzakereler hakkında bilgi verdi. Haley bu bilgilendirmenin ardından
gazetecilere yaptığı açıklamada, “ABD, Staffan de Mistura’nın
çalışmalarını, BM sürecini, Cenevre müzakerelerini sonuna kadar destekliyor ve
devamını istiyor” dedi.

ASIL SORUN
MÜTTEFİKLERİMİZ İÇİN…
Haley “Şu anda sorun siyasi… Bu demektir ki
Suriye’nin artık teröristler için bir sığınak olmasına izin verilemez; İran’ı
ve ona vekalet edenleri Suriye’den çıkarmalıyız. Bu yolda ilerlerken bir yandan
da müttefiklerimiz için sınır güvenliğini mutlaka sağlamalıyız” dedi.

Peki bu açıklama ne anlama geliyor…
Birlikte bakalım…


Batı destekli Arap baharı 2011’de “demokrasi” rüzgârıyla çıkış yaparken de aslında ilk öncelik İsrail güvenliği için bölgenin yeniden dizaynı idi. Ancak İslami grupların savaşı “İslam Devrimine” dönüştürme isteği ABD ve Batı’ya plan değişikliği yapmaya zorladı. İlk başta bu amaçla Esad’ı devirmek isteyen güçler, plan tehlikeye girince “Esad’ın garantörü” haline geldi. 
Bu anlamda masada anlık ve “değişen duruma göre” esneklik gösteren yeni planlar hazırlanmaya başlandı. Ama amaç en başından beri oldukça net ve tekti.

Sizce, “sınırı dibinde kopan kıyamete rağmen” Suriye ve Irak’ta savaş başladığı ilk andan bugüne, neden İsrail’den hiç ses çıkmadı?


Kuşkusuz İsrail, Suriye Irak savaşının “en sinsi” aktörü…

Peki neden?…

Bu savaşı yürütürken ABD üzerinden vekaleten çok sayıda psikolojik harp taktiği kullanan İsrail, “şeytanlaştırdığı” IŞİD ve “destanlaştırdığı” YPG üzerinden planının işlemesini amaçlıyor. 
Açıklamaları kendisi yapmıyor, ön plana çıkmıyor. Bariz biçimde açıktan ÖSO’yu desteklediğine dair görünür eylemde bulunmamakla birlikte, ne IŞİD, ne muhalifler ne YPG, ne de Esad’la ilgili lehte ya da aleyhte tepki toplayacak çıkışlarla gündeme gelmiyor.


Ancak onun suç üstü yakalanmasını sağlayan faktör, sınırında olup bitenler… 
Zira Lübnan ve Suriye sınırında oluşturduğu yapılanma, aslında yaşanan kanlı savaşın en büyük “harekat odasının” İsrail olduğunu ortaya koyuyor.

İran, Suriye ve Irak iç savaşında Rusya ile birlikte Irak’taki
operasyonlara katılıyor. “Vekil örgütleri” Hizbullah, Haşdi Şabi gibi yapılar Irak’ta Telafer, Musul hattında varlık gösteriyor. Suriye’deki iç savaşta ise
Hama, Haleb bölgelerinde Hizbullah etkinlik gösteriyor. İran, savaşta Irak’taki
etkinliğini Suriye’ye taşımayı başarırken, bu sınır nüfuzunun genişlemesi en çok İsrail’i tedirgin ediyor.

Diğer taraftan İsrail, yaşanan bu savaşı İran’ın bölgedeki nüfuzunu
kırmak ve bölgede kendisini tehdit eden en büyük hattı çökertmek için şekillendirmeyi sürdürüyor. Bunu sağlamak için Suriye ve Lübnan sınırı boyunca uzanan bölgelerde, ÖSO ve IŞİD
unsurlarının varlığına göz yumuyor. İsrail, Suriye ve Lübnan hattı üzerinden
Filistin’e yönelik hattın kapatılması için zaman zaman Suriye rejim hedeflerinide vurarak burada ÖSO ile rejim arasında dengenin korunmasını amaçlıyor

Netenyahu, İsrail hastanelerindeki yaralı muhalifleri ziyaret ediyor. Video: YOUTUBE

Bu bölgede bulunan Kunaytra karşısı ise neredeyse İsrail’in muhaliflere “kalkan” olduğu en kritik bölge. Yaralı muhalifleri tedavi eden İsrail yönetimi, Esad’ın ÖSO’ya darbe vurduğu anlarda, Suriye ordu hedeflerini havadan vurarak, sınırındaki “muhalif tamponun” yaşamasını ve Esad aleyhine “kontrollü” büyümesini amaçlıyor. 

İsrail’in Suriye ve Lübnan sınırı örgüt ve rejimin durum
Bu denklemde ABD, İsrail stratejisini destekliyor, hatta bu stratejiyi “vekaleten bizzat uygulayan el” olarak karşımıza çıkıyor. 
İsrail’e
tampon oluşturan ÖSO grupları bu doğrultuda ABD tarafından Ürdün’de eğitilip Kunaytra bölgesine yerleştiriyor. Bir
anlamda Türkiye’nin güneydoğusu, Irak’ın kuzeydoğusuna konuşlandırılan PKK
(Kandil) örneğinde olduğu gibi ABD, Suriye’yi, “bu savaşı kazansa bile, İsrail karşısında risk teşkil etmeyecek ve asla otorite kuramayacak biçimde varlığını sürdürmesini sağlamak için” yeniden yapılandırıyor.
İsrail’in sınır güvenliği…
Türkiye’nin kendi “öz” politikalarını YPG’yi kullanarak “uygulanamaz”
hale getiren, yine aynı örgüt eliyle “İsrail’e koruma bölgesi ve enerji nakil hattı” oluşturan ABD, IŞİD sonrası için, Esad’ın
varlığını bu amaçla kısmen koruyacak tedbirler almakla birlikte, “İsrail’in güvenliğinin temini için YPG ile güçlü ortaklığa” devam ediyor. YPG’nin de en güçlü müttefik olarak ABD ve İsrail’i görmesi, bu tablonun daha net anlaşılması için “pekiştirici bir vakıa” olarak karşımıza çıkıyor.
Başından beri İran’ın bölgede yer almasına karşı kesin
tavır koymayan hatta Şii milislere Irak’ta destek veren ABD’nin, “bölgeden İran’ın çıkarılmasına yönelik bu ilk ve ciddi işareti”, İran’ı
ekarte ederek YPG üzerinden İsrail’le Suriye hatlarını birleştirmeyi
amaçladığını bir kez daha teyit eder nitelikte. 
İsrail, Suriye karasuları…
Suriye ile arasında Lübnan bulunan İsrail’in,
Suriye’nin güney sınırına uzaklığı 190 km mesafede. Ancak İsrail, deniz
karasuları üzerinden İsrail’e lojistik bakımdan da oldukça kritik uzaklıkta.

İSRAİL, HİÇ OLMADIĞI KADAR GÜÇLÜ, KARARLI VE GÜVENDE…

Bu savaş, yukarıdaki ifadeleri doğrulayacak biçimde, bize ciddi göstergeleri okumamız açısından önemli ipuçları verdi.

Bu savaşın somut gerçekleri, Arap’lar ve Türklerle çevrili bölgede, Barzani YPG ve Türkiye, Mısır gibi unsurları kullanarak İsrail’in arka bahçesinin güven altına alınmak için şekillendiğini gösterdi. 
Türkiye ile İsrail arasının her zaman “iyi olmasının istenmesi” ve her ne pahasına olursa olsun zorunlu ittifakların dayatılmasının asıl nedeni de buradan kaynaklanıyor. Yerelde YPG ile Türkiye’nin karşı karşı olmasına karşın, genelde iki unsurun da İsrail’le ittifak olmasının nedeni de işte tam bu…

Savaşın asıl nedeni üst paragrafta ifade edildiği gibi güvenlik…


Ancak güvenliğin devamı için kaçınılmaz kaynak ekonomi… 

Bu da planlamanın ikinci ayağında “enerji hatlarının İsrail lehine dizayn edilmesi” var.

Enerji ve petrol boru hatlarının geçişini, İsrail üzerinden
sağlayarak bu güvenliği ekonomik alanda da pekiştirmek bu planın ulaşmak istediği sonuçtur. Kerkük’e konuşlu PKK’nın, Türkiye’ye gelen Yumurtalık hattını kapatması da bunun en belirgin örneğini gösteriyor.

ABD bu hatları, Suriye kuzeyindeki YPG hatlarından Akdeniz’e
çıkarmayı, İsrail’le buluşturduktan sonra da Türkiye’yi devre dışı (Konjonktüre göre koz olarak kısmen ya da tamamen) bırakarak
batıya ulaştırmayı hedefliyor.

Suriye savaşında ABD’nin rolüne dair nedenlere bakıldığında, yukarıda sayılanlar dışında elbette başka faktörler de bulunuyor. Petrol kaynaklarının ele geçirilmesi, Rus, Çin ve İran cephesinin giriş kapısı konumundaki Suriye’nin parçalanarak Asya ittifakına ağır darbe vurulmak istenmesi, Kuzeyde (Gürcistan) ilerleyen Rusya’nın, güneyden durdurulması…
Ve diğer bir çok alt başlık…
Ancak;
Bunların tamamı önemli olmakla birlikte İsrail faktörüyle kıyaslanamaz bile… 
Diğer her gerekçe sadece teferruattır… Haberyirmi / Kaynak: www.haberyirmi.net

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir