HABERYİRMİ ANALİZ:
Afrin’e yönelik operasyon sinyalini ilk kez Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan partisinin Elazığ’daki olağan kongresinde yaptığı konuşmayla
verdi.
O konuşmada YPG’yi kastederek, “bir haftayı bulmaz nasıl darmadağın
edeceğimizi görecekler” demişti.
Bu sözü söylerken tarihler 13 Ocak Cumartesiyi
gösteriyordu. Bu söz üzerinden 17 Ocak itibariyle 4 gün geride kalırken, en çok
“Afrin operasyonu ne zaman yapılacak” sorusu sorulmaya başlandı.
çıkan operasyon hazırlıkları adeta “ansızın” olmaktan çıkıp “aşikar” duruma
geldi. Peki neden… İşte Haberyirmi farkı ve kalitesiyle yanıtları…
Her askeri operasyon öncesinde kuşkusuz diplomatik,
askeri ve siyasi bir takım görüşme trafiği tavan yapar. Bunu Suriye ve Irak’ta
daha önce onlarca kez yaşadık. Rakka, Musul, El Bab operasyonlarında ilgili
ülkelerin adı geçen yetkililerinin nasıl birbirlerine mekik dokuduklarını
yakından biliyoruz.
Önce diplomatlarla başlayan o süreç, ardından askeri erkana,
sonra sorumlu bakanlara ve sonunda liderlere kadar uzar. Bu trafik sonunda
büyük çoğunlukla da bir “operasyon” yaşanır.
Afrin operasyonu ne zaman sorusunun yanıtı da burada
saklı. Hali hazırda benzer süreç burada da işlemeye başladı.
Hulusi Akar 16 Ocak’ta NATO toplantısı için Brüksel’e gitmişti. ABD Genelkurmay
Başkanı Dunford ile de biraraya gelen Akar, diğer bazı ülkelerin Genelkurmay
Başkanlarıyla da temaslarda bulundu. ABD, kuşkusuz Türkiye’yi vazgeçme
konusunda ikna etmeye çalışıyor.
İlk sinyalleri almak için Akar’ın Türkiye’ye
dönmesi gerekiyor. NATO toplantısı bugün sona erecek. Akar ise yarın, yani 18
Ocak’ta dönecek.
Kurulu (MGK) toplantısının ilk gündem maddesi Afrin oldu. Eğer bir operasyon
yapılacaksa; orada detayları ele alındı kuşkusuz. Bunun yansımalarını, uzun
sürmesi beklenen o toplantının ardından alacağız.
Operasyon ne zaman sorusunun yanıtı olarak ikinci önemli etken
Rusya’ya ya bağlı. Operasyonun düğmesine basılması için Rusya ile müzakerelerin
olumlu sonuçlanması gerekiyor. Zira El Bab’ta olduğu gibi Rusya’nın, Suriye
hava sahasını yasaklaması durumunda TSK ağır kayıplar yaşayabilir. Bu nedenle
Rusya’nın da ikna edilmesi ve operasyona izin vermesi gerekiyor.
hale getirmesinin nedeni ise tamamen bilinçli bir tercih olduğu söylenebilir.
ardından kontrollü olarak tepkinin yükseltilmesi, bunu uluslararası alanda
yayarak gündemin üst sıralarına taşınması savaş motivasyonunun bir parçası
olarak okunabilir.
göstere göstere geliyoruz” mesajı verilmek isteniyor.
Zira böylece YPG’nin 150 militanını kaybettiği Karaçok
Dağı’ndaki karargahına yönelik hava harekatında olduğu gibi “Türkiye NATO ve
ABD’den habersiz operasyon yaptı” şeklinde daha önce muhataplarının benzer
eleştirileri de ekarte edilmiş olacaktır.
EĞER BAŞLAYACAKSA…
Rus lider Putin’le devam eden telefon trafiği olası Afrin operasyonunun
durumunu netleştirecek.
Erdoğan’ın işaret ettiği bir haftanın 4 günü geride
kaldı. Birinci hafta 20 Ocak Cumartesi’ye denk geliyor. O tarih mi beklenecek?
Eğer
operasyon gerçekten bir hafta içinde yapılacaksa, Perşembeyi Cuma’ya bağlayan gece yani 19 Ocak
2018 Cuma bunun için uygun tarih olarak görülebilir.
Zira Erdoğan, “sembolik” günlere önem
vermesiyle biliniyor. Bu tarih de “sembolik bir başlangıç” olabilir!
Öte yandan yine bir operasyon yapılacaksa, borsaların ani tepkilerine karşı önlem olarak, son çalışma günü olması nedeniyle de hafta sonu tercih edilmesi mümkün!
HİÇ GERÇEKLEŞMEYEBİLİR Mİ?
Ancak unutulmasın ki tüm bu tantana ardından Türkiye bu operasyonu hiç bir biçimde gerçekleştirmeye de bilir.
Evet bunun olması için de nedenler var…
Zira, bunu ABD’nin “kararlılığı” ve Türkiye’yi yeniden ikna edip edemeyeceği ve Rusların Afrin/YPG’den umudunu kesip kesmediği ve buna bağlı olarak Rusların Türkiye’ye Suriye’de hava sahasını açıp açmayacağı gibi kritik detaylar Afrin operasyonunun belirleyicisi olacaktır.
Hatırlanacağı gibi TSK, Ruslar, El Bab’ta hava sahasını kapattığında ağır kayıplar vermişti.
Türkiye bu sürecin benzerini El Bab operasyonunda yaşadı. ABD ve Rusya karşıydı. Müzakereler başladı. Nihayet, ABD’den “YPG’nin Rakka saldırısına göz yumulması” karşılığında El Bab’a yönelik operasyon için vize alındı. Zira bu kapsamda hem Rakka hem de El Bab saldırıları 9 Aralık 2016’da aynı gün başlatıldı.
Rusya ise iki garanti ile operasyona göz yumdu. En başında TSK’nın El Bab’a girmesini istemeyen Rusya, Türkiye’ye Suriye hava sahası üzerinde uçuş yasağı koydu. Türk uçakları pistten bile kalkamadan Suriye’ye uçamadı. 9 Aralık’ta başlayan operasyon öncesi 12 Kasım ve 18 Kasım’da günlerce bu uçuş yasağı sürdü. Hatta Rusya eğer uçaklar havalanırsa “vururuz” tehdidinde bulunuyordu. Nihayet Türkiye iki garanti vererek Rusya’yı ikna etti. El Bab operasyonundaki belirsizlik, Türkiye’nin “El Bab güneyine inilmeyeceği” ve Halep merkezdeki muhaliflerin bölgeyi boşaltması karşılığı operasyona vize verilmiş oldu.
Şimdi Ruslarda aynı rahatsızlık sürüyor: Türkiye masada pazarlıklarını sürdürüyor.
Pazarlık konusu bu kez İdlib’in güney ve güneydoğusu ve Halep’in muhalifler elinde kalan güneybatısı olabilir.
Bu bakımdan operasyonun hem çok yakın hem de çok uzak durduğu söylenebilir. HABERYİRMİ